Ana içeriğe atla

Olympe de Gouges


Olympe de Gouges (d. 7 Mayıs 1748 - ö. 3 Kasım 1793), Fransız kadın filozof, yazar.
1780'lerde oyun yazarı olarak başladığı kariyerinde siyasi yazılarıyla ünlendi. Fransız Devrimi sırasında çok aktifti. Ölüm cezasının kaldırılması, mahkemelerde halk jürilerinin kurulması, Fransız sömürgelerindeki kölelerin özgürleştirilmesi, gayrı meşru çocukların tanınması, evlat edinilmesi, gelir vergilerinin adaletsizliği, yoksulluk konularında mücadele etti.[1]

Fransız Devrimi'ni sevinçle ve umutla karşılamasına rağmen kısa süre sonra eşit hakların sadece erkeklere verildiğini, kadınların erkeklerle eşit statüye getirilmediğini gözlemleyince Fransız Devrimi'ne olan inancını ve umutlarını yitirdi. 1791 yılında kadınlar için eşit politik ve yasal hakları talep eden bir dernek olan Cercle Social`e katıldı. Cercle Social dönemin ünlü kadın hakları savunucusu Sophie de Condorcet'in evinde buluşurdu. Daha sonra ünlenecek "Kadına darağacına çıkma hakkı tanınıyor; öyleyse kürsüye çıkma hakkı da olmalıdır" sözünü ilk kez bu sıralarda söylemiştir. Bu sözü, 1791 Anayasası'nın yayımlanmasından birkaç gün sonra kaleme aldığı Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin de 10. maddesini oluşturmuştur. Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesi (Déclaration des droits de la Femme et de la Citoyenne) o yıl (1791) meclis tarafından yayımlanmış olan Erkek ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'ne (La Déclaration des droits de l'Homme et du citoyen) bir cevap niteliği taşıyordu ve aslında meclisin bildirisinin bir kopyasıydı. Gouges, yalnızca insan sözcüğü yerine kadın sözcüğünü koymuştu. Bildiriyi, kadın sorunlarını yine bir kadın çözebilir düşüncesiyle, XVI. Louis’in eşi Marie Antoinette’ye ithaf etti.[1]. Bildiri, yayımlandığı zaman pek önemsenmedi.[1]
Olumpe de Gouge, aynı yl Rousseau’nun Toplum sözleşmesi’ne karşılık kendi Toplum sözleşmesini kaleme aldı.[4] Toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı evliliği savundu.
İnandığı her şeyin uğrunda sonuna kadar direnen, tutkulu ve heyecanlı bir kişiliği vardı. Dönemin kaotik ortamında adaletsiz olarak tanımladığı her işe karşı çıkmıştır. Karşı çıktığı konulardan biri de devrilen Fransa kralı 16. Louis'in idam edilmesiydi. Bu idama karşı çıkmasının nedeni tam olarak bilinmese de, başlı başına idam cezasına karşıydı ve ona göre siyasi strateji açısından da en iyisi kralın öldürülmemesiydi.

Yorumlar